"nedense sarıya karşı bir zayıflık gösteriyorum, ama bu kahverengi bir gömlek giymeme engel değil, bilmem anlatabiliyor muyum?" yaklaşık bir saattir, sırf dükkana girmeden önce eğilip bağcıklarını bağladı diye oturmuş bu adamla konuşuyorsun. keyfine diyecek yok. limonata bile içtiniz. adam pek konuşan biri değil. ama bir şekilde tekrar geleceğini ima ediyor ve bu seni kızdırmaya yetiyor. alıcı gözle etrafı gözden geçirmesine dayanamayıp, bardakları alıp mutfağa gidiyorsun. "sinsi sessiz" diyorsun içinden. geri dönüyorsun.
adamı kapıya geçirirken "pek de önemi yok" diyorsun gözlerine bakıp. onun için farketmiyor.
arkasından bakarken, "renkleri bir yana bırakıp yeni malzemeler bulmalıyım" diyorsun.