aklınızda bulunsun diye sesleniyor arkamdan pastaneci, herkesin öksürdüğü şeyler olabiliyor. yürüyorum, midemdeki kremalı bulamaçtan sesler geliyor. herkeste aynı etkiyi yapmıyor diyor pastaneci, benimle birlikte yürüyor olduğunu şimdi farkediyorum. varsın yürüsün. lütfen diyor lütfen bekleyin, benimle birlikte koşuyor. isterseniz geri dönelim diyor, omuzumu tutunca duruyorum. biliyorsunuz pastaneye bakmam lazım ve sizi bu durumda bırakamam. koşmaya tekrar başladığımda, artık peşimden gelmiyor. bari güzel şeyler düşünmeye çalışın diyor, ayıları falan mesela. pastanecinin söylediği son sözler ağacın altında çıkarmaya mecbur bırakıyor beni. yere saçılmış bulamaca bakıyorum. feci derecede pastaneciye benziyorum.

Pazartesi, Nisan 28

gecenin köründe canının şiddetle zeytin istemesi ve sabah yemediğin her zeytin için kendini kötü hissetmen. tabağına sadece 2 tane almıştın o yüzden sorun yok.
bu da oldu ya diyorsun artık hiçbir şey beni şaşırtamaz. her açıdan kendini tutuyorsun.

yarın parka gideceğim yazıyorsun önündeki kağıda.

ben inanmıyorum.

Pazar, Nisan 13

fazla sıkıcı bir yer sayılmasa da sıkılanlar oluyor yine de. sen de anlamalısın: sonuçta tabağın da bardağın da boşaldıysa artık yapabileceğin bir şey yoktur. biraz peçeteyle oynayabilirsin. o da yeterli değildir seni durdurmaya.
aklıma da pek bir şey gelmiyor. tepside bardaklarla birlikte makul boyutlarda toplar götürülebilir mesela. onları bir süreliğine oyalar. icabında bir şeyler kırılıp dökülebilir, bu da sana zaman kazandırır.

duşa girmeden önce on yıldır aynı havluyu kullandığını farketmen ve duşa girmekten vazgeçmen.
böyle bir şey olmadı.