aklınızda bulunsun diye sesleniyor arkamdan pastaneci, herkesin öksürdüğü şeyler olabiliyor. yürüyorum, midemdeki kremalı bulamaçtan sesler geliyor. herkeste aynı etkiyi yapmıyor diyor pastaneci, benimle birlikte yürüyor olduğunu şimdi farkediyorum. varsın yürüsün. lütfen diyor lütfen bekleyin, benimle birlikte koşuyor. isterseniz geri dönelim diyor, omuzumu tutunca duruyorum. biliyorsunuz pastaneye bakmam lazım ve sizi bu durumda bırakamam. koşmaya tekrar başladığımda, artık peşimden gelmiyor. bari güzel şeyler düşünmeye çalışın diyor, ayıları falan mesela. pastanecinin söylediği son sözler ağacın altında çıkarmaya mecbur bırakıyor beni. yere saçılmış bulamaca bakıyorum. feci derecede pastaneciye benziyorum.

Pazartesi, Ocak 7

bu gidişle kimseye kurabiye satamayacaksın bugün. gerçekten zor bir durum. bir koca tepsi kurabiye. besbelli çöpe gidecek işte. ama sen yine de bekliyorsun. belki çöpe gitmez diye düşünüyorsun. sırf böyle düşündüğün için onları çıkmadan önce atmak yerine ertesi sabah geri döndüğünde atmayı yeğliyorsun. ve gerçekten de sabah geri döndüğünde koca bir tepsiden geriye sadece kırıntılar kaldığını görüyorsun. şaşırmış gibi yapıyorsun ama buna hiç gerek yok. kurabiyeleri atmak için neden sabahı beklediğini ikimiz de biliyoruz.

bana karşı dükkandaki sarı bisikleti alacağın gün gelmek üzere.