aramızdaki farklardan biri de senin asla oturup aramızdaki farkları düşünmeyecek olman. bu benim işim. mesela bugün başka bir tane farkettim. ben mektup yazmanın güçlüklerinin farkındayım. sense oturup mısırın ne kadar güzel bir şey olduğunu düşünüyorsun. seni anlamamam da mümkün değil bir yandan: mısır gerçekten de akılalmaz derecede güzel.
zaten üçgen diye birşey de yok.
aklınızda bulunsun diye sesleniyor arkamdan pastaneci, herkesin öksürdüğü şeyler olabiliyor. yürüyorum, midemdeki kremalı bulamaçtan sesler geliyor. herkeste aynı etkiyi yapmıyor diyor pastaneci, benimle birlikte yürüyor olduğunu şimdi farkediyorum. varsın yürüsün. lütfen diyor lütfen bekleyin, benimle birlikte koşuyor. isterseniz geri dönelim diyor, omuzumu tutunca duruyorum. biliyorsunuz pastaneye bakmam lazım ve sizi bu durumda bırakamam. koşmaya tekrar başladığımda, artık peşimden gelmiyor. bari güzel şeyler düşünmeye çalışın diyor, ayıları falan mesela. pastanecinin söylediği son sözler ağacın altında çıkarmaya mecbur bırakıyor beni. yere saçılmış bulamaca bakıyorum. feci derecede pastaneciye benziyorum.